Kerkük Irak Türklüğünün merkez şehridir. Irak’taki en büyük Türkmen nüfusu bu şehirde barınmaktadır. Irak’ta Osmanlı sonrasında krallık idaresinin kurulması ve 1958’den sonra gelen cumhuriyet idareleri Irak Türkmenlerine yönelik politikalarında Kerkük’ün bu özelliğini her zaman göz önünde bulundurmuş ve her dönemde bu Türkmen nüfusun ağırlığını ortadan kaldırmak üzere politikalar geliştirmiştir. Kerküklülerin Irak hükûmetlerince karşı karşıya kaldıkları en önemli nüfus politikası Kekrük’ün il sınırlarının değiştirilmesi, her devirde birçok devlet memurunun Kerkük dışındaki bölgelere sürülmesi, daha başka bölgelerden Kerkük’e Irak’taki farklı kavmiyetlerden (Arap, Kürt) insanların taşınmasıdır. Bu nüfus oyunları o dereceye vardırılmıştır ki Irak’ta, 2003 yılında Saddam Hüseyin rejiminin devrilmesinden sonra da Kerkük’e ve diğer Türkmen bölgelerine 600.000’den fazla bir Kürt nüfusu sevk edilmiştir. Bu Kürt nüfusun içinde Türkiye’den ve Suriye’den getirilen Kürtlerin dahi varlığı bilinmektedir. Son dönemlerdeki IŞİD saldırılarıyla da birçok Telaferli Türkmen kendi topraklarından sürülerek Irak’ın güney kesimlerine göç etmek mecburiyetinde kalmıştır. Bundan başka, Irak Türklüğü idamlarla, ağır hapis cezalarıyla, malına el koymayla, sürgünlerle, kültür alanındaki kısıtlamalarla 20. asır boyunca daima baskı altında tutulmuş ve sindirilmiştir.
Bütün bunlar Kerkük’ün ve Irak Türklüğünün stratejik öneminden ve bu kitlenin, Türkiye’nin bir uzantısı, hatta bir ileri karakolu gibi görülmesinden kaynaklanmaktadır. İşte, bütün bu siyasî ayak oyunları Türkmenler üzerinde çok yönlü etkiler doğurmuş, Türkmenlerin bir kısmının, Irak’ın başka bölgelerine, bir kısmının Türkiye’ye bir kısmının da Avrupa, ABD, Avustralya vb. Batı ülkelerine göç etmelerine yol açmıştır. Bugün üç milyona yaklaşan Irak’taki Türkmen nüfusu yanında gurbet diyarlarında da sayısı kolayca kestirilemeyen büyük bir Türkmen topluluğu barınmaktadır. Elbette, bu Türkmenlerin hepsi aynı anda Irak toprakları dışına çıkmamıştır. Bunlardan bir kısmının Türkiye’ye gelişinin üzerinden yarım asra yakın bir zaman geçmiştir. Batı ülkeleri de aşağı yukarı otuz yıldan beridir Türkmen göçü almaktadır. Bugün belki de, gurbette doğmuş ve babasının doğduğu toprakları hiç görmemiş birçok Türkmen çocuğu bulunmaktadır.
Böylesi çalkantılı bir sosyal hayatın elbette, Irak Türkmenleri üzerinde derin psikolojik tesirleri olacaktır. Millî bilinci fevkalade yüksek bir kitle olan Irak Türkmenleri her devirde bu gibi baskılara karşı bütün varlığıyla direnmiş ve kendisine reva görülen bu muameleleri bir şekilde dışa vurmayı başarmıştır. Bu dışa vurumun en önemli aracı ise edebiyat, onun en çok işlenmiş ve gelişmiş dalı ise şiir, şiirin de Irak Türkmenleri arasında en sevilen şekli mâni ve hoyrat olagelmiştir.
Her ne kadar hoyrat deyince Kerkük akla gelse de, değişik vesilelerle yazdığımız yazılarda “Kerkük hoyratları” terimini kullanmış olsak da bilinmelidir ki mâni ve hoyrat nazım biçimleri bütün bir Irak Türklüğünün ortak malıdır. Bu tarzı çok seven Irak Türkmenleri karşılaştıkları bütün badireleri özlü hoyrat mısralarına nakşederek sessiz çığlıklarını sağır vicdanlara duyurmaya çalışmışlardır. Bu yazıda da, biraz gecikmeyle de olsa, 60. sayıda birinci bölümünü kaleme aldığımız yazımızın ikinci bölümünü sunmaya çalışacak; Irak Türkmenlerinin yurt sevgisinin ne şekilde mısralara döküldüğünü örnekleriyle göstermeye çalışacağız.
Kerkük’e hasreti dile getiren mâni ve hoyratlar:
Yukarıda da belirttiğimiz gibi Irak Türkmenleri bugün artık maalesef, bölünmüş büyük bir aile durumundadır. Birçoğu belki de gurbet diyarlarında son nefesini verecektir. Ancak gittikleri yerlerde ata yurduna karşı derin bir hasreti de yıllardır bağırlarında bir kor gibi taşımaktalar. Aşağıdaki hoyrat gurbet diyarlarındaki her gününü tek tek öğüten birçok Türkmen’in ortak duygusunu yansıtır:
Sene Kerkük
İl Kerkük sene Kerkük
And olsun Türklüġüme
He dönnüġ sene Kerkük
Aşağıdaki mani de hasretin son raddesine gelmiş bir Türkmen’in, duygularını içli ve samimi bir tonda mısralara döktüğünü gösteriyor:
Ax Kerkük’e gėtseydim
Ḳonca gülün derseydim
O mubarek torpaġı
Öpüp sonra ölseydim
Şu iki manide de Kerkük’e aşk derecesinde duyulan sevginin, insanları her türlü nimetten hatta, hayattan dahi vazgeçmeyi göze alacak hâle getirdiği görülür:
Kerkük yurdumun adı
Gėvlimde var muradı
Bes içinde yaşıyım
İstemem ekmek zâdı[1]
Ax Kerkük üz aġ Kerkük
Her zaman üz aġ Kerkük
Ölseydim düşmeseydim
Men sennen uzax Kerkük
Kerkük’e duyulan muhabbet bazen coşkun duygulara sebep olur ve bu coşkunluk mısralara mübalağalı ifadeler şeklinde yansır:
Men Ḳala’dı [2]
Girdiġim men Ḳala’dı
Kerkük’ten ayrılanı
Üregim manqaladı (Hamit Kevser)
Ḳan coşar
Ḳanaradan qan coşar
Kerkük’ü yadlıyandam[3]
Gözim yıġlar ḳan coşar
Yukarıda da ifade ettiğimiz gibi hoyratlar yalnızca Kerküklülerin değil, bütün Irak Türkmenlerinin ortak sesi, ortak gönül sızısıdır. Şu iki hoyrat, Kerkük’ten alınarak Erbil’e bağlanan Altunköprü ilçesinin hasretiyle yanıp tutuşan iki Köprülü’nün hicran yüklü feryatlarıdır:
Altunköpri havası
Sarı qavın mėyvesi
Ġurbette yüz il qalsam
Baştan çıxmaz sėvdası (Selahattin Bayraktar)
Gönlü dert dolan menem
Yanan yıḫılan menem
Geceler Köpri diye
Çaġırram nenem nenem (Sadun Köprülü)
1920’de Telaferliler İngiliz işgal kuvvetlerine karşı büyük bir direniş göstermiş; birçok İngiliz askerini ve subayını öldürmüşlerdir; ancak kahraman Telafer halkına bunun bedeli çok ağır ödetilmiştir. Nitekim Telaferliler, daha sonra takviye alarak gelen İngiliz kuvvetlerinin ağır silahlarına daha fazla karşı gelemeyeceklerini anlayınca dağlık bölgeye çekilmişlerdir. Telafer’i savunmasız bulan İngilizler pek çok evi top ateşiyle yıkmış, Telaferlilerin zahire ambarlarını ateşe vermiş, kasaba halkı da üç ay kadar dağlarda, zor şartlarda hayatlarını sürdürmeye mecbur kalmıştır. Bu süreçte çok sayıda Telaferli can vererek şehit düşmüş tür. Bu hadiseye halk arasında “Kaçkaç” denmiştir.[4] Aşağıdaki hoyrat bu hadisenin ardından evinden yuvasından olan bir Telaferlinin duygularını yansıtır:
Telafer’di kentimiz
Su tutmuyu bendimiz
Telafer’den çıḫalı
Solıptı[5] gül benzimiz [6]
2. Dindirilemeyen Kerkük hasretinin hayal kırıklığına dönüştüğü mâni ve hoyratlar:
Uzun yıllar gurbette kalan insanların yurduna olan hasretinin bir zaman sonra dinmesi beklenir. Ancak, baba ocağının kokusunu bir kere alan Kerküklü için durum hiç de kolay değildir. 1930’lu yıllarda, Irak Anayasası ve kanunlarına rağmen, Türkmenlerin Türkçeyle eğitim almaları Krallık rejimi tarafından engellenmiş; birçok Türkmen aydını da bu kararı protesto etmiştir. Bunlardan biri de ünlü şair Nazım Refik Koçak’tır. Koçak gerek bu hadise karşısında aldığı tavırla gerek M. Kemal Paşa’ya ithafen yazmış olduğu “Yurdumun Derdi” şiiriyle yönetimin şimşeklerini üzerine çekmiş ve birçok kere Irak’ın güney illerine sürülmüştür. Hatta, Kerkük Nüfus Müdürü iken kendisine bir sürgün cezası daha verilmiş; ancak Hakk’a yürümesi bu cezanın uygulanmasını imkânsız kılmıştır.[7] Bu yürekli Türkmen şairi hem Kerkük’ün hem de kendisinin içine düşürüldüğü durumu ve bundan hâsıl olan hayal kırıklığını aşağıdaki mâni ile anlatır:
Gel gör ne barbad oldım
Öz yurdımda yad oldım
Düştim kara günlere
Yaman dilde yad oldım (N. Refik Koçak)
Şu anonim mani de yurdundan ayrı düşen bir Türkmen’in hayal kırıklığının artık karamsarlığa dönüştüğünü gösteriyor:
Kerkük Musul Horasan
Gėtti daha görmesen
Yatandav[8] ḫayal eyle
Belki dişte göresen
Gurbet zehrini Danimarka’da yudumlamış olan Abdurrahman Bayatlı da duygularını gayet sanatlı bir üslupla şu hoyratın mısralarına dökerek ferahlamaya çalışmış:
Sar ayıġam
Yaramı sar, ayıġam
Bir yurt nesibim oldı
Köşki ġem, sarayı ġem (Abdurrahman Bayatlı)
3. Kerkük’e sahip çıkma duygusuyla söylenmiş mâni ve hoyratlar:
Bu bölümde öncelikle, yazımızın ilk bölümündeki ikinci maddede yer alan Kerkük’ün kaderini dile getiren hoyratları hatırlatmak istiyoruz. Bu vesileyle, yazımızın ilk bölümünde bir makalenin sınırlarını aşmama kaygısıyla sunamadığımız birkaç örneği de sıralamak istiyoruz. Bundan maksadımız Irak Türkmenlerinin yaşadıklarının, onların üzerindeki bütün olumsuz tesirlerine rağmen, yine de yurtlarından vazgeçmediklerini, içlerine çöken bütün karamsarlıklara rağmen yurtlarına duydukları sevginin ağır bastığını ve millî varlıklarını korumaları için müstakil bir coğrafyanın önemini ne ölçüde kavradıklarını anlatmaktır. Önce Kerkük’ün talihsizliğini dile getiren şu hoyratları hatırlayalım:
Kerkük’ün altı Ḫasa
Ḫasa batmıştır yasa
Gülşenim külxan oldı
Yad ayaḫ basa basa (Osman Mazlum)
Kerkük’üm maḫmur Kerkük
Tarixte meşhur Kerkük
Bârını yadlar yiri
Baġvanı maġdur Kerkük (Osman Mazlum)
Gez arxâyın [9]
Gez dolaş gez arxâyın
Kimsesiz Kerkük’ümde
Yüzlerce gezer xayın (Sadun Köprülü)
Şu iki hoyratta da aynı duygular daha sanatlı bir üslupla verilmiştir:
Bir evde tayan oldum
Yatmadım avan oldum
Evvel baġ sahibiydim
İndi quş qavan oldum
Dalda yėrim
Bülbülem dalda yerim
Baş alıb hara gėdim
Yoḫtı bir dalda yerim
Oysa, aşağıdaki mâni ve hoyratlarda Irak Türklüğünün bin yıllık mübarek yurdu Kerkük’ün Türkmenlerce ne pahasına olursa göz dikenlere kaptırılmayacağı, bu uğurda ölümün dahi göze alınacağı haykırılıyor:
Kerkük’em ḳereliyem
Cigerden yaralıyam
El diyer bizim Kerkük
Bilmem men haralıyam (Mustafa Gökkaya)
Ḳanım Kerkük
Coşuru ḳanım Kerkük
Hiç düşünme düşmana
Aldanım qanım Kerkük
Mendilive
Şeker qoy mendilive
Kerkük’e dil uzatsav[10]
Od sürrem men dilive[11] (Abdulhalik Bakır)
Dün yaya
Bir oḫ ḳoydum dün yaya
Kerkük’ün bir daşını
Degişmem bu dünyaya (Abdulhalik Bakır)
Ḳana meni
Boyadıv[12] ḳana meni
Üç aġaca[13] asmalı
Kerkük’ten ḳan emeni
Şah itti
Getti bizden şah itti
Her kim yurdı uġrına
Ölse bilin şehitti (Diler Kasap)
Kerkük’im yada seni
Salaram yada[14] seni
Bı rüh bı canda varken
Vermerem yada seni (Osman Mazlum)
Kerkük’ün kapısını
Biz kurduk yapısını
Dünya sel olup gelse
Vermeyiz tapusunu (Muhammet Nur Doğan)
Baġ dadına
Doyulmaz baġ dadına
Kerkük’ü degişmerem
Irak’ın Baġdad’ına (Abdulhalik Bakır)
Kerkük’te ḳurım çadır
Ḳebrimi orda ḳazdır
Yazdıġım ḫoyratları
Yanıvda yadgâr ḳaldır (Remziye MAYAS)
Ḥalḳa deni[15]
Dört payla ḫalḳa deni
Kerkük Türkman yeridi
Ḥeḳ yeri ḫalq ėdeni (Mılla Saqi Hamzalı)
Çöp gider üzüm ḳalı
Üzim he dizim ḳalı
Ye bir tek Türkman ḳalmaz
Ye Kerkük bizim ḳalı (Ali Marufoğlu)
Kerkük’ün ḳel’esiyem
Bı baġın balasıyam
Torpaġıma göz tikenin
Başının belasiyem
4. Kerkük’ün kurtuluşu ve yükselişi için Türkmenleri birliğe çağıran mâni ve hoyratlar:
Kerkük ve onun da içinde bulunduğu Türkmeneli bugün belki de tarihinin en zor günlerini geçirmektedir. Bu zor günleri atlatmak için Irak Türkleri bu güzel yurda göz dikenlere karşı el birliği etmelidirler. Bu şuurun hoyratlara yansıması Irak Türkmenlerinin yurtseverliklerinin en belirgin göstergesidir. Aşağıda bu türlü hoyratlara bazı örnekler veriyoruz:
Ėdipsiz[16] maşa bizi
Vurupsuz[17] daşa bizi
Koymavun[18] yad eglensin
Toplavun[19] başa bizi
Ḳazanı
His ḳablıyıp ḳazanı
Dal dala vėren millet
İstediġin ḳazanı
Felek ḳoydu göç ėdeġ
Yurda ḳarşı suç ėdeġ
Doġrudan[20] Türkmanıysaġ
Toplanaġ bir güç ėdeġ
Dayandım dayancaġa
Hem savıġ hem sıcaġa
Türkmanları toplasın
Kerkük sıḫsın ḳucaġa (Mılla Saqi Hamzalı)
Daġı daġ
He bes atar daġı daġ
İgid olaġ bir olaġ
Yad yıvasın daġıdaġ
Ḳurut göz yaşın Kerkük
Altundur daşın Kerkük
Birleş ḳardaşlarınla
Yükselir başın Kerkük
Ḳazan aġ
Aġartıldı ḳazan aġ
Vėr elivi elime
Biz de ḥeḳḳi ḳazanaġ[21] (Fazıl Abdullah Tuzlu)
Her Türk meni
Dost bili(r) her Türk meni
Dem günde bir el bir güç
İsterem her Türkmeni
Bu torpaġm bu daşım
Uġrunda ölsin başım
Kerkük’ün ḳatli’âmın
Unutma ey yurddaşım (İlham Bezirgân)
Düz Kerkük’e
Bir yol var düz Kerkük’e
Ḳıyamat meḥşer güni
Can vėri Duz Kerkük’e (Fevzi Ekrem Terzi)
Irak’ta çoḫtu(r) Türkman
Raḳipçin oḫtu(r) Türkman
Seçime katılmassaġ
Diyeller yoḫtu(r) Türkman
Görüldüğü üzere, millî seciyeleri gayet yüksek olan Irak Türkmenleri yaşadıkları acıların da etkisiyle yurtlarına karşı fevkalade duyarlı bir hâle gelmişlerdir. Her bir Türkmen’in, bugün Türkmeneli diye adlandırılan coğrafyada acı tatlı anıları olmuş, bu geniş topraklarda Türkmenler hayatı tanımış, kendi kimliğini ve kişiliğini bulmuştur. Bu yüzden, Irak Türkmenleri siyasî olayların etkisiyle dünyanın dört bir tarafına savrulsa da yurtlarına duydukları sevgi, hasret ve bağlılık kolay kolay ortadan kalkmayacak ve hoyrat geleneği sayesinde hem sıladaki yeni nesillerin millî benliği güçlenecek hem de gurbetteki yeni nesillerin bu Türk yurduna yabancılaşmaları önlenecektir.
İşaretler:
ė: kapalı e (e-i arası ses)
ġ: art damak g’si (غ)
ḥ: Arapça ح sesi
’: Arapça ع sesi
ḳ: art damak k’si (ق) [22]
ḫ: hırıltılı h (خ)
[1] zad: yiyecek, nimet
[2] Kale Mahallesi
[3] Hatırladığımda
[4] Suphi Saatçi, Tarihî Gelişim İçinde Irak’ta Türk Varlığı, Tarihî Araştırmalar ve Dokümantasyon Merkezleri Kurma ve Geliştirme Vakfı Yayınları, İstanbul 1996, s. 186.
[5] Solmuştur
[6] Rıza Çolakoğlu, Kardaşlık, S:51(Temmuz-Eylül 2011) s. 28.
[7] Suphi Saatçi, “Irak (Kerkük) Yazılı Türk Edebiyatı”, Türkiye Dışındaki Türk Edebiyatları Antolojisi (6. cilt), T.C. Kültür Bakanlığı yayınları, Ankara 1997, s. 424.
[8] Sen uyurken
[9] tekin
[10] uzatırsan
[11] diline
[12] boyadın
[13] Üç ağaç: dar ağacı
[14] Yada salmak: hatırlamak
[15] Tahıl tanesi, hububat
[16] yapmışsınız
[17] vurmuşsunuz
[18] Koymayın
[19] toplayın
[20] Sahici, gerçek
[21] Kazanalım
[22] Bu ses Kerkük ağzında, kalın sesli harflerin önünde daima kullanılır. Ancak biz bu yazıda okumayı güçleştirmemek için işareti ince sesli harflerin önünde ve çok sınırlı sayıdaki kelimede kullandık.