Erbil’in Çilekeş Şairi II
Kendi hissiyatları yanında toplumun ortak duygu ve düşüncelerini dile getiren, sevinç ve üzüntülerini en güzel şekilde ifade eden kuşkusuz şairlerdir. Hayatını Erbil’de (1944-2000) geçiren Fuad Şeyh Mustafa, toplumun bir ferdi olarak devrinin iç yüzünü, sosyal hayatını ve duygularını eserlerinde aksetmeye çalışmıştır. İlk bölümde Fuad Şeyh Mustafa’nın hayatı ve çevresini ana çizgilerle ele alındı. Bu bölümde ise şairin manzumeleri arasında yazdığı en uzun şiiri olan Mirisuyu’dan seçilmiş beşlikler ile dizdiği yedi heceli hoyrat ve maniler üzerinde duracağız. Yazının sonunda ise şairin şiir kitabından seçilen dörtlüklerden verilerek yazıyı noktalıyoruz.
Türk dünyasında büyük yankı uyandıran İranlı Türk şair Şehriyar’ın Haydar Baba’ya Selam başlıklı uzun destansı şiirine karşılık Türk coğrafyasına çok sayıda nazire, cevap ve ithaf şiirleri yazılmıştır. Diye biliriz ki Şehriyar’ın şiirinde Azerbaycan şairlerinden sonra en çok etkilenen Irak Türkmen şairleri olmuştur. Irak Türkmen şairleri Haydar Baba Selam şiirine nazire yazanlar arasında İsmail Serttürkmen, Rıza Çolakoğlu, Hüseyin Ali Mübarek, Şehit Mehmet Mehdi Bayat, Hasan Kevser, Selahattin Necipoğlu başta gelmektedir. Fuat Şeyh Mustafa da yerli ağzıyla, Erbil’de eskiden bir akarsuyun ismini taşıyan Mirisuyu adını, şehrin bir simgesi kabul ederek 150 beşlikten oluşan bir nazire yazmıştır. Fuad, en uzun manzumesi olan Mirisuyu şiirinde dünyaya bakışı, geçmişteki yaşadığı acıları ve özlemini dile getirmeye çalışmıştır. Şiirin ana teması tıpkı Şehriyar’ın Haydar Baba’ya Selam şaheseri gibi hatırlanma, eski günlerin anıları ve çocukluk yılları yad edilme arzusu hakimdir.
Mirisuyu sen canım Mirisuyu
Dinle ahu figanım Mirisuyu
Kandı çeşmi giryanım Mirisuyu
Mirisuyu sözüme kulak tut sen
Uğruca can vermeye hazırım ben
Mirisuyu geceler ben oyağam
Aynı hashas gibi yatmam sayağam
Hayıftır yurdumda olsun yâd ağam
Mirisuyu çok aradım yoruldum
Bu memlekette bir hemdert bulamadım
Mirisuyu ezelden Erbilliyem
Yitkin değilim gün gibi belliyem
Bakma yâd sözüne sanma deliyem
Verdiğim emekler millet içindir
Bu şanlı yurda saadet içindir
Mirisuyu manzumesi bütünüyle Erbil’i anlatır. Eserinde çocukluk ve gençlik yıllarında kendini etkileyen fiziki ve sosyal çevreyi malzeme olarak kullanmıştır. Şiirinde yaşadığı şehrin tarihi yerlerinde gezinen şair içinde sevgi ve hasret duygusunu tasvir eder. Her zaman memleketin eski halini görmeyi arzular ve en çok çocukluk dönemini dile getirir. Bu şiir özellikleriyle Azerbaycan coğrafyasını anlatan Şehriyar’ın yaklaşımını hatırlatmaktadır. Şehriyar gibi şair, doğduğu ve çocukluğunun geçtiği Erbil kalesini şiiriyle ölümsüzleştirmeye çalışmıştır. Eski günlerini hatırlatır ve o kaygısız çocukluk günlerine hasret duyar.
Ağalar küçesinde biz oynardığ
Daldan dala bülbül gibi konardığ
Gam hafet yok idi safa sürerdiğ
Mirisuyu dağıldı yığınağımız
Hazana uğradı güllü bağımız
Mirisuyu Sait Ağa bağında
Bülbüller öterdi dal budağında
Su çağlardı arkında ırmağında
Ne çare ondan bir eser kalmadı
Kurudu ağaçlar semer kalmadı
Memlekette, dertleşmek için hiç kimseden iltifat bulamayınca Fuad, Mirisuyu’na seslenerek isyan duygusunu, şekvasını, içinde biriken üzüntü ve sızlanışlarını ona anlatmaya mecbur kalır:
Mirisuyu uzun geceler yatmam
Dostumu hemcinsimi ben unutmam
Canımı satarım yurdumu satmam
Milletime ruhumu kurban verdim
Bu şirin vatan uğruca can verdim
Mirisuyu aldanma Müslümansın
Unutma tarihte Türkmen’sin (9 hece olmuş, 2 hece eksik)
Ersin mertsin gayursun kahramansın
Çalış ta mamur olsun viraneler
Saadetle yaşasın merdaneler
Mirisuyu içerden yaralıyım
Garip değilim billah buralıyım
Göster düşmanı onu yaralıyım
Mirisuyu eşarımı sen oku
Sinem dolu zalim feleğin oku
Mirisuyu hakkımı takdir eyle
Vatanperverlere sen tedbir eyle
Bu karanlık dünyamı tenvir eyle
Bilirsin kimdi milli vatanperver
Kimdi hain kimdi ceban kimdi er
Fuad’ın bütün haykırışının ana sebebi toplumunun, milli değerlerinden kopması, kendi tarih ve kültürlerine karşı yabancılaşmasıdır. Toplumu gaflet uykusundan bir an evvel uyanmasını dileyen çilekeş şair, şu aymazlıktan kurtulmasının yolunu arar.
Mirisuyu er her güce dayanır
Vatanı uğruca kana boyanır
Bizim bu şehir ne zaman uyanır
Şerif olan yurdu için can verir
Milleti için ruhun kurban verir
Mirisuyu ah ciğerim kan oldu
Gitti gençlik baharım hazan oldu
Şehrim için gözlerim giryan oldu
Ben ağlarım bu gafil millet için
Yazık bin yazık bu memleket için
Mirisuyu yerimizde yel eser
Bizim bağlarda yabancılar gezer
Derer gülleri ağaçlar keser
Mirisuyu gaflete almasaydın
Böyle olmazdı gafil olmasaydın
Vatan aşkıyla yandı benim kalbim
Talihsizim yoksa yoktur bir zenbim
Muhlisim riyasızım şahitsin Rabbim
Mirisuyu sen de şahit ol bana
Sen bilirsin derdim demişem sana
Verdiği bu imajlarla adeta özlem duygusunu anlatmakta olan şairin sesinin lirik bir tona ulaştığı görülmektedir.
Fuad’ın naziresinin önemli taraflarından biri de, Mirisuyu ismi dahil, Karşı Tepesi, Karınca Tepesi, Millet Bağı, Kanlı Dere, Kula Dibi, Şeyh Mehmet Horasanî, Cömerdi Kasap, Yel İmamı, Siti İmam, Çırağ Kabri, Şeyh Beş Parmağ, Miri Bağı gibi günümüzde unutulan veya yabancı bir isim verilerek asıl adı değiştirilmiş olan Erbil’in çok sayıda semt, mezar ve makam adlarını ihya etmek için anmasıdır.
Millet Bağı’nda gül çiçek kokardı
Şat gibi havuzunda su akardı
Bizim idi bize sahip çıkardı
Mirisuyu oradaki güller soldu
Adı değişildi yâda mal oldu
Bunların yanı sıra Irak’ın başkenti Bağdat’tan sonra Irak Türkmenlerin yerleşim bölgeleri olan Kerkük başta olmak üzere Altunköprü, Bayat köyleri, Telafer, Kızılarbat, Tavuk, Teze, Tuzhurmatu, Hanekin ve diğer bölgeleri zikretmeyi ihmal etmemiştir. Burada örnek olarak ancak birkaç beşlik verebiliriz:
Gel vatanımıza bir göz atalım
Taşına toprağına can katalım
Uğruca da canımızı satalım
Mirisuyu Türkmeneli elimiz
Çalışalım kaybolmasın dilimiz
Kerkük şehri bir tarih kaynağıdı
‘Irak’ın yıldızıdı çırağıdı
Yüregimizi piydi yağıdı
Mirisuyu ona karşı çok dizin
Çünkü odur senin parlak yıldızın
Mirisuyu bir bir Bayat köyleri
Merdanedir bayanları bayları
Şen geçerdi düğünleri toyları
Bu köyler hepsi bir tarih kaynağı
Ta kıyamet yanar sönmez çırağı
Diller milletlerin omurgasıdır. Anadillerinden vazgeçen toplumlar milli kimliklerini de kaybederler ve başkalarının emri altında yaşamaya mahkûm olurlar. Bu konuda son derece duyarlı olan Fuad’ın şiirlerinde dil, işlenen temaların başında gelmektedir. Anadillerine sahip çıksınlar diye toplumunu ve hemşerilerini ikazda bulunmuştur. Bu meseleye karşı duyarsız davranan soydaşlarını hiç çekinmeden ağır ifadelerle yermiştir.
Mirisuyu bal gibi dilimiz var
Bükülmeyen demirden kolumuz var
‘Irk tarihe malik elimiz var
Yazıktır anadilini terk etme
Kan kardeşini yabancıya satma
Mirisuyu sen öz dilivden konuş
Dilini terk etmez hatta serçe kuş
Öz dilinden Ya Hak çağırır baykuş
Lanet olsun dilin terk edenlere
Düz yoldan eğri gidenlere
Mirisuyu gitti bizim çağımız
Kandilde tükendi bitti yağımız
Erbil’imizde söndü çırağımız
Geçti o hoş günler bir daha dönmez
Anadilin terk eden hiç utanmaz
Mirisuyu anadilin unutmam
Millet yolundan başka bir yol tutmam
Türkmen’im ben aslımı inkâr etmem
Ölsem de yâda vermem bu vatanı
Hallak-ı ‘âlem hür yaratmış beni
Milletine bağlı ve anadiline karşı son derece hassas olan Fuad, kendi dilini unutup yabancı dille çocukları yetiştiren/alıştıran babaları çok ağır ifadelerle eleştirmiş, kendi dillerine sahip çıkmayan hemşerilerine adeta düşman kesilmiştir:
Mirisuyu hiç unutmam ben seni
Ölsem yadla sen de unutma beni
Yandır bu yurda hıyanet edeni
Anadilin terk edene bin lanet
Yüz derde duçar olmuş bu memleket
Mirisuyu aslını unutan biçti
Ana baba dili terk eden biçti
Yurdunu milletini satan biçti
Bu şehirde birçok kimse unuttu
Vatanı milletini ağyara sattı
Fuad, Mirisuyu naziresinde ilham aldığı Haydar Babaya Selam şairi, “Menim de bir adım gelsin dilize” diyen Şehriyar’a şöyle karşılık verir:
Mirisuyu Şehriyar’ı göreydin
Kan kardaşındı halin bir soraydın
Haksızlara biraz öğüt vereydin
Ayrıca şair destanında Erbil’in ileri gelen şahsiyetlerini, şair ve ses sanatçılarını da unutmamıştır. Şahsiyetlerden Muzaffereddin Gökbörü, Küçük Molla Efendi, Hacı Reşit Ağa, Ataullah Ağa; şairler arasında da Garibi, Yakup Ağa, Abdurrazak Ağa, Nesrin Erbil ve Irak Türkmenleri arasında bilinen ve Türkmen müziğine hizmet eden halk ses sanatkârları ise Şevket Sait (Mıkşo), Haydar Bakkal, Hac Cemil Kapkaçı, Faik Bezirgan gibi isimleri yaşatmak için zikretmiştir.
Mışko delliheseni çağırırdı
Hac Cemil de karşısını verirdi
Hasretle gözümde yaş birikirdi
Geçen günleri yadlarım ağlarım
Mirisuyu can ciğerim dağlarım
İngiliz istilasından sonra Osmanlı yanlısı diye Erbil’in meşhur eşraflarından Hacı Reşit Ağa, İngilizler elinde çok eziyet çekmiştir. Hac Reşit Ağa ise onlara hiç boyun eğmemiş en son İngiliz Subay William Rupert Hay tarafından çeşitli entrikalarla Ağa’yı Erbil’den uzaklaştırmak için sürgüne gönderilmiştir. Bunun üzerine Fuad, bu şahsiyetten etkilenerek zaman zaman dizelerinde yâd etmiştir. Bugünkü genç nesillerin, onu örnek bir şahsiyet olarak görmeleri ve izinden yürüyeceklerini umar:
Hac Reşit Ağa’çin heykel çatılısın
Halidûn kafilesine katılsın
Gençlerimiz de izine atılsın
Mirisuyu o vatanperver imiş
Nefiy edildi ama baş eğmemiş
Eşrafından cihad eden bes o idi
Baş eğmeden ist’imara yok dedi
Şehrini satmadı gamını yedi
Mirisuyu herkes hakkın alaydı
Milliyetçi hain ma’lum olaydı
Mirisuyu bırak hak alsın tanrı
Sen de tanı bir bir yarı ağyarı
Gülü basma sen basarsav bas harı
Ben düz Allah’ımdan şifa beklerim
Erbil gençlerinden vefa beklerim
Ne yazık ki bugün bölgede yüzlerce Türkmen genci, başkalarının uydurma tarihiyle bilinçlendiriliyor. Bana kalırsa, Fuad Şeyh Mustafa’nın milli temalı şiirleri ve özellikle de Mirisuyu manzumesini Erbil’in geçmişteki sosyokültürel yaşamını konu edindiği için üzerinde durulması ve yeni nesillere okutulması elzemdir.
Öz yurdumda vatanımda yad oldum
Derbeder hane bizar berbat oldum
Yabancı şad oldu ben naşad oldum
Mirisuyu kanım temizdir benim
Erbil’dir şehrim Irak’tır vatanım
Mirisuyu’nda geçen yukarıdaki beşlik, Irak Türkmenlerin milli şairlerinden Nazım Refik Koçak’ın (1905-1962) aşağıda verilen dörtlüğünden ilham alınarak yazıldığı tahmin edilebilir. Bu da Fuad’ın Irak Türkmen şairlerinin eserlerini yakından takip ettiğinin bir göstergesidir.
Gel gör ne berbat oldum
Öz yurdumda yad oldum
Düştüm kara günlere
Yaman dilde yad oldum[1]
Geçen bölümde değinildiği gibi bir yandan da Fuad, eski geleneğe bağlı kalarak ilhamını, duygu ve düşüncesini kimi zaman halk tarzında yazılan yedi heceli dörtlüklerine sığdırmaya uğraşmıştır. Aşk, vatan sevgisi, hasret, gurbet, ayrılık, hikmet ve benzeri klasik konuları işlemekle birlikte şair, fikir ve düşüncelerini hoyrat ve manilerine yansıtmıştır. Anadiline meftun olan Fuad, dil davasını hoyrat ve manilerinde de bariz şekilde sürdürmüştür. Milletini, milli varlıklarının en önemli unsuru olan anadiline sahip çıkmak için dörtlüklerinde, bazen okşayıcı bazen de sert bir üslupla haykırarak yakınmıştır. Böylece yazdığı halk tarzı dörtlükler ile Fuad Şey Mustafa, Irak Türkmen edebiyatına güzel örnekler kazandırmıştır. Bu yazının sonunda şairin şiir kitabında mevcut olan hoyrat ve manilerinden seçme yapılarak, birkaç örnek vermeyi uygun görülmüştür.
Sonuçta, aynı konuları bıkmadan tekrarlayan ve kusurları gidermeye çalışan şair gerek manzumeleri gerekse yaşayışıyla son devir Irak Türkmen şairleri arasında dikkat çekmektedir. Onun manzumeleri, estetik ve sanat bakımından zayıf ve yetersiz olabilir ancak sahip olduğu ruh, fikir ve muhteva itibarıyla değer taşmaktadırlar, böylelikle Fuad Şeyh Mustafa Irak Türkmen edebiyatında yerini bulmaya çalışmıştır.
[1] Şahin Koçak, Kerkük’ten İki Şair, Kerkük Vakfı Yayınları, İstanbul, 2012, s. 45.